Kanuni Sultan Süleyman, 1522 tarihinde Rodos'u fethettikten sonra Bodrum'u da Osmanlılara katarak, Anadolu'da Hristiyanların elindeki tek toprak parçasını da almıştır. Böylelikle Bodrum Kalesi de Osmanlıların eline geçmiştir.
Bodrumun simgesi haline gelmiş ve Bodrum'a gelindiğinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir Bodrum Kalesi. İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan ve İspanyol kulesi olmak üzere 5 ana kulesi vardır. İngiliz kulesine aslanlı kule, İspanyol kulesine yılanlı kulede denir. İç kaleye 7 adet kapı geçilerek ulaşılır. Bu kapılar üzerinde ve duvarlarında zamanın şövalyelerini, kale komutanlarını, ülkeleri ve dini figürleri temsil eden 249 arma vardır. Armaların üzerlerinde haçlar, düz ve yatay bantlar, ejder, kartal ve aslan figürleri bulunmaktadır.
Kuzey hendeği açık hava sahnesi: Günümüzde açık hava sahnesi olarak kullanılmaktadır. Çeşitli organizasyonlar, müzik konserleri, tiyatro gösterilerinin yanısıra Bodrum'da düzenlenen şenliklere ve çeşitli organizasyonlara sahne olmaktadır.
Sualtı Arkeoloji Müzesi: Bodrum Kale'si, 1964 tarihinde Antalya-Gelidonya batığı kazısından çıkarılan eserlerin getirilmesi ile Bodrum Müzesi olarak açılmıştır. Müzede sergilenen eserlerin büyük bir bölümünü sulatından çıkarılan kültür varlıkları oluşturduğu için 1981 yılında Sualtı Arkeoloji Müzesi adını almıştır. Kalede Gelidonya batığı kazısının yanısıra Yassıada batığı, Serçe Limanı batığı, Helenistik döneme ait batıklar ve Kaş batığı kazılarından çıkarılan tarihi eserler de sergilenmektedir.
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi, ülkemizin tek, dünyanın ise sayılı sualtı arkeoloji müzeleri arasında
yer almaktadır. Avrupa'da 52 müzenin katılımıyla gerçekleşen yılın müzesi ödülüne aday gösterilen Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi finalist müzeler arasına girerek Türkiye'yi temsil etmiş ve 1995 Certificate of Special Commendation ödülünü 10 haziran tarihinde almaya hak kazanmıştır.
Tarihi eserlerin yanında bölgenin tüm ağaç ve çiçeklerini görmek mümkündür kalede. Defne ağacından çınara, zeytin ağacından mersine, rengarenk begonvillerden güle, karanfile, sardunyaya, kaktüslere, akasyaya, nar ve duta kadar birçok bitki kaleyi süslemekte ve kuş sesleri eşliğinde ziyaretçilere ayrı bir keyif vermektedir.
Amphora Sergisi: Genellikle iki kulplu, antik dönemlere özgü bir çeşit çömlek. Çift tarflı anlamına gelen "amphi" ve taşımak anlamına gelen "pherein" sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Amphoraların kulplarına ve gövdelerine basılan mühürlerden ve şekillerinden hangi topluluğa ait olduğu tespit edilebilmektedir. Günümüze çeşitli çağlardan ulaşan amphoralar, tahıl, zeytin, zeytinyağı ve şarap taşıma aracı olarak kullanılmıştır. Müzedeki amphoralar dünyanın en büyük amphora kolleksiyonudur. Sualtı Arkeoloji Enstitüsü'nün yaptığı kazılardan çıkarılan amphoraların yanında süngerciler ve kangavacıların bulup getirdiği amphoralar da sergilenmektedir müzede.
Türk Hamamı Sergisi: Osmanlı padişahı II. Abdülhamit zamanında 1895 tarihinde eklenmiştir kaleye. 1991 tarihinde ziyarete açılmıştır. Burada Bodrum ve çevresinden derlenen helâ taşları, 19. yüzyıl klozeti ve antik çağdan günümüze kadar kullanılan lazımlıklar sergilenmektedir.
Şapel: Kale meydanındaki Hristiyanların tapınak yeri olan şapel kaledeki ilk yapılardandır ve müze olarak ilk sergileme de burada gerçekleşmiştir. 1519-1520 tarihlerinde İspanyol Şövalyelerince yenilenen şapel, İspanyol mimarisinin esintilerini taşımaktadır.
Osmanlıların kaleyi fethetmesinden sonra 1523 yıllarında şapele bir minare eklenerek cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ünlü seyyah Evliya Çelebi'nin Bodrum gezisinde burayı Süleymaniye Camii olarak adlandırdığı bilinmektedir.
Şapelde günümüzde, Yassıada çevresinde batığı çıkarılan M.S. VII. yüzyıla ait Doğu Roma Gemisinin aynı ölçülerine sahip birebir örneği ve gemiye ait eserler de sergilenmektedir.
Su altındaki arkeoloji kazılarını bizlere anlatabilmek adına hoş bir akvaryum yerleştirilmiştir salonun içerisine. Akvaryumun içerisindeki Bizans'a ait batık gemi de oldukça ilgi görmektedir.
Cam Batığı Salonu: Salonda Marmaris-Bozukkale yakınlarında Serçe Limanındaki kazılar sonucu bulunan Cam Batığı isimli gemi vegemiye ait eserler sergilenmektedir.
Bu gemi, antik gemi yapımı ile modern gemi yapımı arasındaki geçiş döneminin örneklerindendir.
Sualtı kazısı ile ilgili fotoğraflar, resimler ve bir de kazı öyküsünü anlatan kısa bir video filmi ziyaretçilerin dikkatini çekmektedir.
Tektaş Batığı: Çeşme, Sığacık yakınlarındaki Tektaş Burnu'nda yapılan araştırmalar sırasında 1996 tarihinde sualtı arkeoloji enstitüsünce bulunan batık, 2001 tarihinde türk sualtı araştırma vakfı ile beraber national geographic desteğiyle kazılmıştır. Batık, M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış tarihin babası olarak bilinen Heredot zamanına aittir.
Batıkta bulunan kültürel varlıklar 2004 tarihinde Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nin fransız kulesinde sergiye sunulmuştur. Mutfak eşyaları, çeşit çeşit kilden yapılma kaplar, amphoralar yağ kandilleri aynı zamanda birçok el aletleri ve avlanma gerçleri ilgi çekmektedir salonda.
Karyalı Prenses Salonu: Kraliçe Ada, Büyük İskender'in manevi annesidir. Bugünki adıyla Muğla
ve yöresi olarak bilinen Karya'yı 60 yıl kadar yöneten Hekatomnos ailesinin üyesidir. Kraliçe Ada M.Ö. 344-341 yılında Pers Satrabı olarak Karya'yı, Halikarnassos'tan yönetmiştir.
Kraliçe Adayı temsil eden bir manken, kraliçenin yaşamını anlatan resimler, kraliçeye ait eşyalar ve içinde Kraliçe Ada'nın iskeleti bulunan yekpare taştan oyulmuş lahit göze çarpmaktadır salonda. Salona girdiğinizde kazı çalışmalarını, kraliçenin kafatasının etlendirilmesini ve lahitin bulunmasını kısa bir video olarak izleyebilirsiniz.
Salona girerken solda, sütun üzerinde Labranda Ören yöresinden çıkarılan bir sfenks görülmektedir. M.Ö. IV. yüzyıla ait, insan başlı, aslan vücutlu, kanatlı bir şekilde işlenen mitolojik yaratık, gücü ve aklı sembolize eder.
İngiliz Kulesi: Batı duvarı üzerinde bir aslan figürü vardır. Halk arasında aslanlı kule olarak isimlendirilmesi bu figürden gelmektedir. Aslanın üzerinde İngiliz Kralı IV. Henry'nin kraliyet arması bulunmaktadır.
Özel günlerde leydi ve şövalye kıyafetleri giyinen görevliler karşılar sizleri salonda ve yine hizmetkar kılığında görevliler ikramda bulunurlar sizlere. Salondaki büyük masa üzerinde özel bir kap içinde tütsü yakılmakta, salon mumlarla aydınlatılmakta ve çağa ait müzikler çalınmaktadır. Kendinizi birden o devrin içinde buluverirsiniz. Müzeyi sadece gezmekle kalmaz, oluşturulan ambiyans sayesinde anı yaşar ve anlarsınız.
Alman Kulesi: Kulenin girişindeki duvarda çift başlı kartal figürü göze çarpmaktadır. Kalede azınlığı
oluşturan Alman Şövalyelerince yemek odası ve toplantı salonu olarak kullanılmıştır. Kule, Ortaçağ şövalye yaşantısını yansıtacak biçimde düzenlenmiştir. Kulenin avlusunda antik çağlardan kalma çapalar sergilenmektedir.
Forsaların toplu mezar sergileme alanı: Alman kulesinden doğu cephesine doğru ilerlediğinizde forsaların toplu mezar sergisini göreceksiniz. Bodrum Kalesi'nde bulunmam İngiliz kulesi önünde 1993 yılında yapılan kazıda, Saint Jean şövalyelerine ait olan 16. yüzyıl çöplüğüne rastlanmıştır. Bu kazıda seramik parçaları, hayvan kemikleri, kil ve deniz ürünlerine rastlanmıştır. Çöplükte, toprağın 3,5m alt kısmında 13 tanesi toplu olmak üzere, 1 tanesi de 20m mesafede 14 adet forsa iskeletine rastlamıştır. Forsaların ayaklarında prangaların olduğu tespit edilmiştir. Kazıda ayrıca makaslar, bıçaklar, kemer tokaları, sikkeler ve boncuklarda bulunmuştur.Yapılan araştırmalarda forsaların toplu katliamı 1502 - 1510 yılları arasında gerçekleştiği saptanmıştır.
Zindan: Kule komutanlarından Jacques Gatineau tarafından 1512 tarihinde yaptırılan Gatineau Kulesi, 1513-1522 yılları arasında zindan olarak kullanılmıştır. 5 Ocak 1523 tarihinde Türkler tarafından taş duvarlar örülerek kapatılan zindan, yıllar sonra müzede ziyaret amacıyla tekrar açılmıştır. Kule içindeki dolgu toprağın boşaltılması sırasında mahkumların ayağına bağlanan zincir ve gülleler ile insan iskeletleri bulunmuştur. Uzun merdivenlerden inerek zindana varabilmek mümkün. Kapalı kapı arkasından seyre daldığınızda sağda ve solda içinde ateşler yanıyormuşçasına iki adet hücre göreceksiniz. Darağacı çukuru, çukurun önündeki tabutluk, yerde ve duvarda asılı prangalı kelepçeler ve tavanda asılı darağacı kafesi ilginizi çekecektir. Işık efektleri ve mankenler kullanılarak bu odada yaşananlar ziyaretçilere hissettirilmeye çalışılmış.
Yılanlı Kule: Giriş kapısında duvarın üzerine resmedilmiş yılandan almıştır adını. Şövalyelerce zamanında revir yada muaye odası olarak kullanılmış.
Kulede antik tıp bilimine ait araç gereçler, ilaç yapımında kullanılan havanlar ve tokmaklar sergilenmektedir. Aynı zamanda bereketliliğin, verimliliğin ve doğurganlığın simgesi olan falloslar, adak taşları, mezar taşları, sağlıkla ilgili tanrı ve tanrıça heykelleri, kutsal evliliği gösteren hermeler, hastalıklı figürinler ve güneş saati dikkat çekmektedir.
Komutan Kulesi: 1915 tarihinde Fransız saldırısında yıkılan kule, Bodrum'u Fransız işgalinden koruyan ve 1922'de Büyük Taarruzda Kocatepe'de şehit düşen Yüzbaşı İbrahim Nezihi anısına düzenlenip ziyarete açılmıştır..
Kuledeki sergileme bize Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçişteki isimsiz kahramanları ve dönemi tanıma imkânı sağlıyor. Kalenin üst katı Kale ve Jandarma Komutanı Yüzbaşı Rıfat Önal'ın çalışma odası olarak dizayn edilmiş.
İbrahim nezihi'nin 1. dünya savaşı sıralarında ailesine yazdığı bir mektupla birlikte komutanın resmi eşyaları, madalyaları ve silahları sergilenmektedir salonda. Ayrıca komutanın günlük yaşam tarzını bizlere sunan kişisel eşyaları, yemek masası, gardrobu ve cibinlik örtülü yatağı ilgi görmektedir.
Sikke ve Mücevheratlar Salonu: Sikke ve mücevherat salonu İtalyan kulesinin alt katındadır. Salonda sikkelerin üzerinde bulunan figürler, semboller ayrıca şaheser niteliği taşıyan takı ve mücevherler dikkat çekmektedir.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen