Donnerstag, 20. März 2014

BODRUM HERMAPHRODİTE & SALMAKİS EFSANESİ

Tanrıların Kralı Zeus’un kızı güzellik ve aşk tanrıçası Afrodit, üstün özellikleri olan tanrıların en hızlısı, en kurnazı olarak bilinen üvey kardeşi tanrıların habercisi Hermes ile birlikte ilişki yaşamışlar. Bu birliktelik sonucu Afrodit bir erkek çocuk dünyaya getirmiş.

 Ona, annesinin ve babasının isimlerinden oluşan “Hermafrodit” adını vermişler.

Aphrodite, herkesten gizlemek ve korumak için İda dağının perilerine emanet etmiş çok sevdiği, güzeller güzeli oğlunu. Periler onu ormanda büyütmüşler. Bu nedenledir ki Hermafrodit vahşi tabiatlı yetişmiş.

Dağlarda, bayırlarda yorulmadan koşan, sıçrayıp hoplayan, bir ceylan kadar zarif ve güzel, bir okadar da yakışıklı delikanlıymış Hermafrodit. Onaltı yaşına geldiğinde etrafını tanımak ve gezip görmek için yollara düşmüş ve bir gün Halikarnas’a gelmiş. Salmakis Koyu'na varmış. Koy adeta cennet bahçesi gibiymiş. Güzelliğine güzellik katan küçücük bir gölcük ve gölcüğe şırıl şırıl akan, tertemiz, berrak su varmış koyda.

Ayrıca bu cennet koyda, güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü, Salmakis adında bir su perisi yaşarmış. Salmakis bütün gün etrafta dolaşır, oyunlar oynar ve suda yüzermiş çırılçıplak güzel vücuduyla. Suya daldığında su ile bütünleşir su olur akarmış.

Hermafrodit, bir gün rengarenk, mis kokulu çiçeklerin arasında göl kenarında dolaşırken, su perisi Salmakis ile karşılaşmış. Peri delikanlının güzelliğine hayran olmuş. Kalbi sevgiyle dolmuş ve aşık olmuş delikanlıya bir anda. Heyecandan dili tutulmuş perinin.

Uzun ve güzel saçlarını düzelterek yanına yaklaşmış delikanlının. Elleri ellerinde, gözleri gözlerinde ve titrek bir sesle;

"Sen bir tanrı mısın, değil misin? Tanrıysan sevgi tanrısı Eros olmalısın. Ne mutlu seni doğuran anaya, seni emziren sütnineye. Kız kardeşlerin de sevinçlidir senin yanında. Annen, sütninen, kardeşlerin mutlu ama sana varan kız, onlardan yüz kere, bin kere daha mutlu. Nice zevkler tadacaktır o, nice güzel geceler geçirecektir ..." demiş ve birlikte olmayı teklif etmiş Hermafrodit'e.

Genç, toy ve çekingen delikanlı, sesini çıkarmadan uzaklaşmış. Ciddiye almamış ve reddetmiş perinin teklifini. Sonra bir palmiye ağacının altına oturmuş. Sıcak havanın etkisini üzerinden atıp serinlemek için soyunarak gölün serin sularına bırakmış kendini Hermafrodit. Salmakis bir sakız ağacının arkasına gizlenmiş, sevgi ve şehvetle çiçeklerin arasından izlemekteymiş delikanlıyı. Bu ilahi, eşsiz güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, atlamış suya, sarıp sarmalamış Hermafrodit'i. Eller ellerde, bacaklar bacaklarda, dudaklar dudaklarda kenetlenmiş. Sevginin ve aşkın doruğa ulaştığı iki bedenin bir birlerine sarıldığı bu anda, su perisi Salmakis tanrılara haykırarak yalvarmış:

“Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın. Hiç bir güç bizi birbirimizden ayıramasın”.

Tanrılar Salmakisin sevgi dolu, yürekten yalvarışını karşılıksız bırakmamışlar ve kabul etmişler perinin isteğini. Salmakis’in büyük aşkını, Hermafrodit’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler. O günden sonra Salmakis ve Hermafrodit, hem erkek hem de kadın olarak tek vücutta yaşamışlar.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen